Son yıllarda, fenomenin doğru ve karşılaştırmalı analizlerini mümkün kılmak amacıyla, popülizmi tanımlamaya ve kavramsallaştırmaya yönelik ciddi sayıda çalışma yapılmıştır.
Popülizm, bir siyasal söylemin "kitleleri kandırması" tehlikesine işaret eden ve "muğlaklık", "geçicilik" gibi arazlarla malul bir kavram olarak tartışılagelmektedir.
Popülizm, geniş halk kitlelerinin desteğini kazanabilmek için siyasi parti ve liderlerin iç ve dış politikaya ilişkin söylem, vaat, eylem ve girişimlerini kapsamaktadır.
1980’lerde Avrupa’da başlayıp, 2000’li yıllarda yoğun olarak hissedilen popülist siyaset ögeleri, demokrasi kavramının ve ilkelerinin önemini yitirmesine yol açmaktadır.
Bu makalede, "milli irade" söyleminin, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin "halk" inşa pratiğine içkin olduğu, milli irade söylemi ile "popülizm" arasında bir ilişki olduğu iddia edilmektedir.
Günümüzde dönemin egemen ruhu popülizme, Hegel’in kurduğu tin-tarih ilişkisinde ve diyalektik sistemindeki bütünsellik düşüncesiyle birlikte bakıldığında, her yerde yansımaları izlenebilmektedir.
İslamofobi, Batı toplumlarının İslam ve Müslümanlar hakkında sahip oldukları olumsuz algının ifade edilmesi için sıklıkla kullanılan ve birçok tanıma sahip olan ve genel itibariyle İslam’a ve buna bağlı olarak tüm Müslümanlara karşı duyulan korku ve düşmani yaklaşım şeklinde ifade edilebilecek bir kavramdır.
Popülist radikal sağ siyasetin yükselişinde, liderlerin üslup ve siyasi performanslarının rolü, popülizm araştırmalarının gündeminde merkezi önem kazanmıştır.
Popülizm kavramı 1990’lardan beri Avrupa’da siyasal düzeni etkisi altına aldı ve günümüz itibariyle popülist partiler hatırı sayılır oy oranlarına ulaşmış durumdalar.
Bu çalışmada, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanı, ve romanın ana karakterleri Hayri İrdal ile Halid Ayarcı tarafından kurulan Saatleri Ayarlama Enstitüsü üzerinde gelişen harikulade olaylar üzerinden Halid Ayarcı karakterinin, her türlü tehdidi fırsata çeviren, insanı dönüştüren ve toplumu şekillendiren olagandışı yaratıcı ve kendine has liderlik özelliklerinin ve olmayacak işleri var edebilmenin verdiği özgüven ve etrafındaki müzahir ve muhalif tüm kitleyi kendine yandaş ve işbirlikçi hale evirebilme yeteneğinin liderlik bileşenleri incelenerek, sahip olduğu liderlik özellikleri açıklanmaya çalışılmıştır.
Sürdürülebilir kalkınma, günümüz küresel ve yerel politikalarının merkezinde yer almakla birlikte gündeme geldiği 1980'li yıllardan beri geniş içeriği ve uygulanabilirliği hakkında tartışmalara yol açmaktadır.
Bu çalışmada Fransız gazeteleri Le Monde ve Le Figaro’nun Azerbaycan ve Ermenistan arasında çıkan savaşla ilgili haberleri nasıl sundukları ve olayların haberleştirilirken nasıl kurgulandığı, T.A. Van Dijk’in söylem analizi temel alınarak anlatılmaya çalışılacaktır.
Medya düşünce ve kanaatlerimizi şekillendirmektedir. Haber, toplumsal gerçekliği söylem ve temsil yoluyla yeniden inşa etmekte ve algımızı yön vermektedir.
Siyasi aktörler, partiler ve liderleri her seçim döneminde seçmeni kendi parti ve oluşumlarına destek vermek üzere motive edici çalışmalar gerçekleştirirler.
2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı, yoğun bir nüfusun ülkesinden zorunlu olarak ayrılmasına neden olmuştur. 2011-2015 yılları arasında Suriye sınırında uygulanan açık kapı politikası sonucu Türkiye’de, milyonlarla ifade edilen göçmen nüfus yaşamaya ve bu süreçte kentlerde büyük oranda kendiliğinden gelişen göçmen yerleşimleri oluşmaya başlamıştır.